İstanbul’un kenar mahallelerinden birine çöken akşam, sanki gökyüzüyle birlikte ağırlaşıyordu. Beton binaların aralarına sıkışmış, rüzgârın bile tereddüt ederek dolaştığı dar sokaklar, şehirden çok başka bir zamana aitti. Uzaktan gelen egzoz uğultuları burada yankısını kaybeder; yerini, yıllardır aynı taşların üzerinde sürünen yorgun bir sessizlik alırdı.
Bu mahallenin göbeğinde, zamanın hafızasına gömülmüş bir mekân yükselirdi: Karafaik’in Kahvehanesi. Dışarıdan bakıldığında çürümeye yüz tutmuş ahşap çerçeveler, içeriden bakanlara ise hiç değişmeyen bir sıcaklık ve esrar dolu bir loşluk sunardı. Sararmış gazete kupürleri, yıllar önce çekilmiş siyah beyaz fotoğraflar ve duvarlardan sarkan paslı lambalar… Hepsi bir hikâye anlatır, ama hiçbiri gürültüye gelemezdi.
Kerem, o akşam her zamanki gibi arkadaşlarıyla buluşmuştu. Küçük masalarında ince belli bardaklar tıkırdıyor, tavla pullarının takırtısı saate karışıyordu. Fakat hava alışılmışın dışında bir gerginliğe bürünmüştü; sanki görünmeyen bir el, köşelerde birikmiş havayı sıkıştırıyor, nefesleri daraltıyordu.
Kerem, bunu hissettiği anda gözleri istemsizce kahvehanenin en karanlık noktasına kaydı.
Ve orada onu gördü.
İstanbul’un kenar mahallelerinden birine çöken akşam, sanki gökyüzüyle birlikte ağırlaşıyordu. Beton binaların aralarına sıkışmış, rüzgârın bile tereddüt ederek dolaştığı dar sokaklar, şehirden çok başka bir zamana aitti. Uzaktan gelen egzoz uğultuları burada yankısını kaybeder; yerini, yıllardır aynı taşların üzerinde sürünen yorgun bir sessizlik alırdı.
Bu mahallenin göbeğinde, zamanın hafızasına gömülmüş bir mekân yükselirdi: Karafaik’in Kahvehanesi. Dışarıdan bakıldığında çürümeye yüz tutmuş ahşap çerçeveler, içeriden bakanlara ise hiç değişmeyen bir sıcaklık ve esrar dolu bir loşluk sunardı. Sararmış gazete kupürleri, yıllar önce çekilmiş siyah beyaz fotoğraflar ve duvarlardan sarkan paslı lambalar… Hepsi bir hikâye anlatır, ama hiçbiri gürültüye gelemezdi.
Kerem, o akşam her zamanki gibi arkadaşlarıyla buluşmuştu. Küçük masalarında ince belli bardaklar tıkırdıyor, tavla pullarının takırtısı saate karışıyordu. Fakat hava alışılmışın dışında bir gerginliğe bürünmüştü; sanki görünmeyen bir el, köşelerde birikmiş havayı sıkıştırıyor, nefesleri daraltıyordu.
Kerem, bunu hissettiği anda gözleri istemsizce kahvehanenin en karanlık noktasına kaydı.
Ve orada onu gördü.
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 204,40 | 204,40 |
| 2 | 109,35 | 218,71 |
| 3 | 74,27 | 222,80 |
| 6 | 39,18 | 235,06 |
| 9 | 27,25 | 245,28 |
| 12 | 21,46 | 257,54 |