Bazı şehirler vardır; sis çöktüğünde yalnız sokakları değil, insanın ruhunu da örter.
Gerçeklik ile hayalin birbirine karıştığı, zamanın akmayı unuttuğu, her köşesinde görünmeyen bir fısıltının dolaştığı gizemli kentler…
“Sisli Kentin Ardında”, Leyla’nın bir yabancı olarak adım attığı bu esrarengiz şehirde, aslında kendi benliğinin karanlık koridorlarına doğru çıktığı derin bir yolculuğun romanıdır.
Her sokak, onu geçmişine; her gölge, bilinçaltına; her yansıma, başka bir gerçeğe çağırır.
Burada zaman doğrusal değildir.
Saatler kaybolur, anlar tekrar eder, geceler gündüzün içinden sızar.
Şehir, bir mekândan çok, yaşayan bir varlık gibidir: nefes alır, fısıldar, izler, sınar…
Leyla, bu sisli labirentin içinde ilerledikçe, dış dünyadan çok kendi iç dünyasıyla yüzleşir.
Gölgelerin anlattığı sırlar, aynaların gösterdiği gerçekler ve geçmişle gelecek arasında gidip gelen zaman döngüleri, onu kaçınılmaz bir soruya sürükler:
“Ben kimim ve bu şehir benim hangi yanımı saklıyor?”
Büyülü gerçekçiliğin incelikle işlendiği bu roman;
kimliğin kırılganlığını, hatıraların gücünü, zamanın kayganlığını ve insanın kendini bulabilmek için bazen kaybolmak zorunda olduğunu anlatıyor.
Sis dağılmaya başladığında, Leyla’nın karşısına çıkan şey bir şehir değil;
kendi gerçeğidir.
Sisli Kentin Ardında, okurunu yalnızca bir hikâyenin içine değil, kendi ruhunun derinliklerine davet eden, unutulmayacak bir içsel yolculuktur.
Bazı şehirler vardır; sis çöktüğünde yalnız sokakları değil, insanın ruhunu da örter.
Gerçeklik ile hayalin birbirine karıştığı, zamanın akmayı unuttuğu, her köşesinde görünmeyen bir fısıltının dolaştığı gizemli kentler…
“Sisli Kentin Ardında”, Leyla’nın bir yabancı olarak adım attığı bu esrarengiz şehirde, aslında kendi benliğinin karanlık koridorlarına doğru çıktığı derin bir yolculuğun romanıdır.
Her sokak, onu geçmişine; her gölge, bilinçaltına; her yansıma, başka bir gerçeğe çağırır.
Burada zaman doğrusal değildir.
Saatler kaybolur, anlar tekrar eder, geceler gündüzün içinden sızar.
Şehir, bir mekândan çok, yaşayan bir varlık gibidir: nefes alır, fısıldar, izler, sınar…
Leyla, bu sisli labirentin içinde ilerledikçe, dış dünyadan çok kendi iç dünyasıyla yüzleşir.
Gölgelerin anlattığı sırlar, aynaların gösterdiği gerçekler ve geçmişle gelecek arasında gidip gelen zaman döngüleri, onu kaçınılmaz bir soruya sürükler:
“Ben kimim ve bu şehir benim hangi yanımı saklıyor?”
Büyülü gerçekçiliğin incelikle işlendiği bu roman;
kimliğin kırılganlığını, hatıraların gücünü, zamanın kayganlığını ve insanın kendini bulabilmek için bazen kaybolmak zorunda olduğunu anlatıyor.
Sis dağılmaya başladığında, Leyla’nın karşısına çıkan şey bir şehir değil;
kendi gerçeğidir.
Sisli Kentin Ardında, okurunu yalnızca bir hikâyenin içine değil, kendi ruhunun derinliklerine davet eden, unutulmayacak bir içsel yolculuktur.
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 331,50 | 331,50 |
| 2 | 177,35 | 354,71 |
| 3 | 120,45 | 361,34 |
| 6 | 63,54 | 381,23 |
| 9 | 44,20 | 397,80 |
| 12 | 34,81 | 417,69 |