İktidar, yalnızca yönetmek değildir; insanın içindeki en eski açlığı uyandıran bir aynadır. İktidarın Yozlaştırması, bu aynayı iki büyük edebî vicdanın karşı karşıya geldiği zamansız bir “bekleme odası”na taşır: William Shakespeare ile George Orwell (bu kitapta kurgu figürler olarak). Biri tragedyanın diliyle maskeyi işaret eder, diğeri çıplak gerçeğin diliyle kuralı; ve her cümle, odanın duvarlarını değil, okurun içindeki sınırları sıkıştırır. Çünkü yozlaşma çoğu zaman büyük bir çöküşle değil; küçük ayrıcalıklarla, sessiz kabullerle ve “bir kereden bir şey olmaz”ların birikimiyle başlar.
Bu düellonun tanığı olan Kayıtçı, yalnızca yazmakla görevli değildir: yazdığını “mühürleyerek” gerçekliğe dönüştürür—ve her mühür bir bedel doğurur. Shakespeare’in maske metaforu ile Orwell’in propaganda/denetim uyarısı, okuru tek bir sorunun etrafında kıskaca alır: İktidar mı insanı bozar, yoksa iktidar insanın zaten içinde taşıdığı şeyi mi açığa çıkarır? Bu kitap bir cevap broşürü değil; rahatsız eden, düşündüren, insanı kendi payını görmeye zorlayan bir çağrı. Son sayfayı kapattığınızda geriye şu kalır: İktidarı sınırlamak isteyen her düzen, kendi küçük iktidarını mı üretir—yoksa gerçek özgürlük, önce dilde ve karakterde mi başlar?
İktidar, yalnızca yönetmek değildir; insanın içindeki en eski açlığı uyandıran bir aynadır. İktidarın Yozlaştırması, bu aynayı iki büyük edebî vicdanın karşı karşıya geldiği zamansız bir “bekleme odası”na taşır: William Shakespeare ile George Orwell (bu kitapta kurgu figürler olarak). Biri tragedyanın diliyle maskeyi işaret eder, diğeri çıplak gerçeğin diliyle kuralı; ve her cümle, odanın duvarlarını değil, okurun içindeki sınırları sıkıştırır. Çünkü yozlaşma çoğu zaman büyük bir çöküşle değil; küçük ayrıcalıklarla, sessiz kabullerle ve “bir kereden bir şey olmaz”ların birikimiyle başlar.
Bu düellonun tanığı olan Kayıtçı, yalnızca yazmakla görevli değildir: yazdığını “mühürleyerek” gerçekliğe dönüştürür—ve her mühür bir bedel doğurur. Shakespeare’in maske metaforu ile Orwell’in propaganda/denetim uyarısı, okuru tek bir sorunun etrafında kıskaca alır: İktidar mı insanı bozar, yoksa iktidar insanın zaten içinde taşıdığı şeyi mi açığa çıkarır? Bu kitap bir cevap broşürü değil; rahatsız eden, düşündüren, insanı kendi payını görmeye zorlayan bir çağrı. Son sayfayı kapattığınızda geriye şu kalır: İktidarı sınırlamak isteyen her düzen, kendi küçük iktidarını mı üretir—yoksa gerçek özgürlük, önce dilde ve karakterde mi başlar?
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 117,92 | 117,92 |
| 2 | 63,09 | 126,17 |
| 3 | 42,84 | 128,53 |
| 6 | 22,60 | 135,61 |
| 9 | 15,72 | 141,50 |
| 12 | 12,38 | 148,58 |