Türk Mimarları _{(Hazinei Evrak Vesikalarına Göre)}

Türk Mimarlar; Kanuni zamanında, genç Sinan, Acemi Oğlanlıktan Kapıkulu Ocağı'na çıkmış; genç ve güçlü bir yeniçeriydi. Birbiri ardına gelen  zaferler, ona Yavuz’un acısını pek çabuk unutturacaktı. Nitekim öyle de oldu. Rodos’ta Yunan sanatını, Mohaç’ta Türk ordusunun en parlak zaferini gördü. O zaman Sinan, atlı sekban sınıfına ayrılmıştı. Türk ordusu Budin’e girdi. Türk gücünün heybeti  karşısında boyun eğen krallar, kraliçeler ve vali/beyler, bütün bu şan ve zafer, Sinan’ın ruhu üzerinde büyük bir etki  meydana getirdi. İstanbul’da, bu parlak zaferlerin en yüce  anıtsal eserini  yine Türk ordusunda bütün bu zaferlere katılan bir yeniçeri neferi dikecekti . O da atlı sekban, Kayserili kalfa Sinan’dı. Davut Ağa Üçüncü Murat zamanında iki mühim eser vücuda getirdi ki bunlardan biri Sarayburnu sahilinde İncili Köşk, öbürü de Beyazıt Köşkü’nün yerine yaptığı Sepetçiler Köşkü’dür.
Davut Ağa Üçüncü Murat zamanında iki mühim eser vücuda getirdi ki bunlardan biri Sarayburnu sahilinde İncili Köşk, öbürü de Beyazıt Köşkü’nün yerine yaptığı Sepetçiler Köşkü’dür.
Mimar Kasım on yedinci asrın önemli adamlarındandır. Kasım Ağa, mimarlıktaki becerilerinden ziyade, siyasetteki nüfuzuyla varlığını göstermiştir. Sultan İbrahim ve Dördüncü Mehmet devirlerinde, Sultan İbrahim’in ahırından başka inşaat namına tarihte büyük bir eserine tesadüf edilmeyen Mimar Kasım, sarayda en önemli vazifeler yapan bir siyasîdir.