Süleyman Nazif Serisi Seti - 11 Kitap

Stok Kodu:
Kule-SN-0001
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
2328
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Hüseyin Özdemir
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
3.539,60TL
2.300,74TL
Taksitli fiyat: 12 x 241,58TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 7 gündür.
Kule-SN-0001
887553
Süleyman Nazif Serisi Seti - 11 Kitap
Süleyman Nazif Serisi Seti - 11 Kitap
2300.74

Servet-i Fünun’un önemli kalemlerinden Süleyman Nazif’in etkileyici diliyle kaleme alınmış şiir, deneme ve hatıralar...

Tarihe tanıklık etmek isteyenler için arşivlik eserler.

  1. Tarihin Yılan Hikâyesi – 152 Sayfa
  2. İki İttifakın Tarihçesi - Âsitan-ı Tarihte Galiçya - Âbide-i Şüheda – 160 Sayfa
  3. Bahriyelilere Mektup- El Cezîre Mektupları- Çalınmış Ülke – 200 Sayfa
  4. Fuzûlî – 428 Sayfa
  5. Namık Kemal 1-2- Süleyman Paşa – 224 Sayfa
  6. İki Dost – 200 Sayfa
  7. Lübnan Kasrı`nın Sâhibesi – 320 Sayfa
  8. Gizli Figanlar-Malta Geceleri – 132 Sayfa
  9. Victor Hugo- Hitabe- Hz. İsa`ya Açık Mektup-Kâfir Hakikat – 192 Sayfa
  10. Mâlumu Îlam-Boş Herif-Lütfi Fikri Bey-İmana Tasallut – 192 Sayfa
  11. Yıkılan Müessese - 128

 

 

Tarihin Yılan Hikâyesi

Süleyman Nazif, bu eserinde yıkılan bir imparatorluk ve çöken bir medeniyetin faturasını -her zamanki duygusal üslubuyla- bir kişiye kesiveriyor: Son Padişah VI. Mehmed Vahidüddin.

Diğer eserlerindeki akıl ve mantık örgüsü kuvvetli tenkitlerin yerini burada tahkir (hakaret) hatta tekfir (dinsizlik ithamı) almış görünüyor.

Onu kâh Hazret-i Yahya’nın şehit edilişini tasvir eden tablodaki cellatla mukayese ediyor kâh Hazret-i Hüseyin’in katlinden sorumlu Emevî Halifesi Yezid’le kâh Moğolları İslam ülkelerine saldırmaya teşvik eden Abbasî Halifesi Nâsır Li-dinillah’ın etrafında kurguladığı hayalî şahıslarla... Her seferinde Vahîdüddin’in kötülüğü ağır basıyor. Ne önceki ne sonraki nesillerin hiçbiri ile karşılaştırılamayacak ve bu sebeple asla unutulmayacak derecede büyük bir kötülük objesi...

Soğukkanlılıktan uzak bu değerlendirmeler kucaklarında ölen bir imparatorluğun son nefeslerine şahit olan neslin psikolojisini bize göstermesi açısından kıymet taşımaktadır.

 

İki İttifakın Tarihçesi - Âsitan-ı Tarihte Galiçya - Âbide-i Şüheda

“Düvel-i Muazzama (büyük devletler)” arasında kızışan sömürgecilik yarışı bloklaşma çabasını da beraberinde getirmişti. Nitekim Almanya ve Avusturya-Macaristan arasındaki İkili İttifak, kısa süre sonra İtalya’nın da katılımıyla Üçlü İttifak’a dönüşecek, bu da karşısında İngiltere-Fransa-Rusya blokunun doğmasına yol açacaktır.

Bu süreci ele aldığı İki İttifak’ın Tarihçesi’nde Süleyman Nazif’in tahlil gücü yüksek devlet adamı kimliğine de şahit oluyoruz.

Galiçya cephesinden aktardığı kahramanlık vakalarında rütbe sırasını gözetmeyişine gösterdiği gerekçe oldukça zarif: “Fedakârlık saflarında herkes eşit ve herkes muhteremdir.”

Âbide-i Şüheda’da şehitlere yapılacak en büyük kötülüğün onları “unutma çukuru”na gömmek olduğunu dile getiriyor. Okurlarını şehitler için yapılacak abideye yardıma davet ederken Abdülhak Hâmid’in Kırım Savaşı şehitleri, Mehmed Akif’in ise Çanakkale şehitleri için kelimelerle yaptıkları abidelerin ölümsüzlüğünü vurguluyor.

 

Bahriyelilere Mektup- El Cezîre Mektupları- Çalınmış Ülke

Süleyman Nazif’in bu kitapta bir araya getirdiğimiz üç eserinin ortak noktası, II. Abdülhamid ve onun yönetimine yönelik eleştiriler içermesi. Fakat bu eleştirileri “Ulu-Hakan-Kızıl Sultan” çatışmasının sığlığından çıkaran husus, şahsını karalama çabasından ziyade ilkesel ve sahici meselelerden gücünü alıyor olması.

Genç ve ateşli bir Jön Türk olarak kaleme aldığı Bahriyelilere Mektup’ta “Ertuğrul Faciası”na yol açan sebebin meşveret (demokrasi) ve liyakat eksikliği olduğu vurgusu öne çıkıyor.

El-Cezire Mektupları’nda resmedilen despotik yönetim ısrarının yol açtığı sefalet manzaralarını okurken ihtimal ki gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.

Çalınmış Ülke’de “devletin arazisi-Sultan’ın arazisi” ikileminin yol açtığı can yakan soruna da yine liyakat-adalet temelinde halk lehine çözümler öneriyor.

 

Fuzûlî

Bu eserde Süleyman Nazif’in her zamanki kalem kudretinin yanı sıra ele aldığı mevzuyu derinlemesine inceleme becerisine de şahit oluyoruz. Fuzûlî’nin hayatı hakkındaki kısıtlı bilgiye rağmen ona dair yerleşmiş birkaç bilgiyi kuvvetli tenkitlerle sarsıyor. Mesela Fuzûlî’nin Şii mezhebinden olduğu iddiasını çürütürken hasmının Fuad Köprülü gibi bir dev olması onu hiç endişelendirmemiş görünüyor.

Süleyman Nazif’e göre hissiyatın ikinci planda kaldığı, sahip olduğu akıl ve bilginin derecesini göstermeyi amaçlayan şiirlerde Fuzûlî kendi sanatkârlık çıtasının altında kalıyor. Fakat kalbinin ve kalbini cayır cayır yakan duyguların hâkim olduğu şiirler, Fuzûlî’yi bütün asırların zirvesine taşıyor; samimiyet ve coşkunluğuyla bütün imkânsızlıkları parçalayan, yanına yaklaşılmaz, kendisiyle boy ölçüşülmez bir dev oluyor.

Türkçenin şiir dili ve Türklerin şair bir millet olduğunu ispata belki tek başına yetecek kudretteki Fuzûlî’yi Süleyman Nazif’in kaleminden okuyacak olmak da cabası.

 

Namık Kemal 1-2- Süleyman Paşa

Bu kitapta Meşrutiyet yönetiminin biri fikrî, diğeri siyasi-askerî sahadaki iki mimarına dair Süleyman Nazif’in eserlerini bir araya getirdik.

Nâmık Kemal hakkında farklı tarihte kaleme aldığı iki metinde hem bu “vatan şairi”ni tanıyacak hem de siyaset ve edebiyat sahalarında eş zamanlı yürüttüğü mücadelesinin kudret ve samimiyetine hayran olacak ve erken yaştaki ölümüne bizimle birlikte hayıflanacaksınız.

Sultan Abdülaziz’i tahttan indiren ekip içerisinde şahsi ikbal hırsıyla değil meşrutiyet taraftarlığı ile yer alan iki kişiden biri Midhat Paşa, diğeri de Süleyman Paşa’dır. Ne var ki büyük bir asker olduğu kadar büyük de bir edebiyat adamı olan Süleyman Paşa hem yol arkadaşlarının hem de Sultan II. Abdülhamid’in mağduru oldu. Sultan’ın gazap rüzgârı onun aile bireylerine kadar uzanırken siz de bu hissizlik çölünde içinizin üşüdüğünü hissedeceksiniz.

 

İki Dost

Süleyman Nazif, bu eserinde “İki Dost” olarak nitelediği Ziya Paşa ve Nâmık Kemal arasında bir küs bir barışık devam eden karmaşık ilişkiyi oldukça güçlü bir muhakeme ile tahlil etmektedir.

Türk edebiyatının bu iki kudretli kaleminin gerek karakterlerindeki farklılık gerek siyasi ve edebî öncelikleri ve tutumları bu karmaşıklığı besliyordu. Ziya Paşa’nın mücadelesi daha kişiseldi. O, amansız hasmı Mehmed Emin Âlî Paşa’nın despotik yönetim ve baskısından, onun yüzünden uğradığı mağduriyetlerden rahatsızdı. Nâmık Kemal’in mücadelesi ise daha ilkeseldi. O, bizatihi monarşi idaresinin millet iradesi üzerinde kurduğu baskıyı kırmak ve milleti kendi iradesinin hâkimi kılmak için mücadele ediyordu. Her ikisinin farklı amaçlarla da olsa buluşturan istibdat düşmanlığı, hürriyet sevgisini beslemiş; öncülük ettikleri hürriyet mücadelesi, millet iradesinin hâkim olduğu cumhuriyet rejimini doğurmuştur.

 

Lübnan Kasrı`nın Sâhibesi

Fransız yazar Pierre Benoit’nın 1924’te kaleme aldığı ve Süleyman Nazif tarafından 1925’te Türkçeye çevrilen roman, Osmanlı sonrası Suriye’de Fransız ve İngiliz istihbaratı arasındaki amansız rekabette yaşanan tutkulu bir aşkı konu alıyor.

Roman hem kurgusu hem gerçek tarihî aktörlere yer vermesi hem de aşk, tutku, ihtiras, vatanseverlik, kahramanlık, ihanet, saflık gibi pek çok duyguyu oldukça güçlü bir şekilde resmetmesi dolayısıyla edebî ışıltısını korumaktadır. İnsana dair bu ebedî özün haricinde tarihî bir dönemle ilgili sunduğu perspektif de esere ayrıca değer katıyor.

Süleyman Nazif’in dipnotlarla zenginleştirdiği metinde onun çeviri alanındaki kudretine de şahit olacaksınız.

 

Gizli Figanlar - Malta Geceleri

Süleyman Nazif’in ümitsizlik denizlerinde çırpındığı, bir kazazede gibi tutunacak dal aradığı şiirlerini içeren iki eserini bir arada sunuyoruz.

Nasıl çırpınmasın ki altı asırlık çınarın gövdesinden gelen çatırtılar artık sadece aydınların işittiği bir ses olmaktan çıkmış; koparılan dallarından yükselen feryatlar, insanlığımızı kanatmıştır.

Gizli Figanlar’da “gece”yi ümitsizliğin sığınağı, “ecel”i teselli olarak tasvir ediyor. “Vatan muhabbeti ömrün yegâne zinetidir.” mısrası, bu fırtınalı denizde tutunabildiği tek dalı bize işaret ediyor.

Malta Geceleri’nde (Son Nefesimle) şahit olduğu sonu gelmez acılar karşısında yaşadığı cinnet -inançlı bir Müslüman olmasına rağmen- onu Allah’a sitem edecek noktaya getirir. Hele Nâmık Kemal ile yaptığı hayalî sohbet, âdeta kaleminden dökülen gözyaşlarıdır.

 

Victor Hugo- Hitabe- Hz. İsa`ya Açık Mektup-Kâfir Hakikat

Süleyman Nazif’in, sömürgeci Batı medeniyetinin acımasızlığını teşhir ettiği dört eserini bu kitapta bir araya getirdik.

Bu tenkitlerin ilki bir özeleştiri mahiyetinde bizzat Victor Hugo tarafından kaleme alınmış ve yaşadığımız “insanlık sefaleti”nin bütün insanlığın ortak utancı olduğunu dile getiriyor.

Pierre Loti için kaleme aldığı Hitabe, kendisini dinleyenler arasında gözyaşlarını coşturan bir heyecan dalgasına yol açıyor. Türk’e hayat hakkı tanımayan vahşi ve mağrur Batı’ya karşı yine Batı’nın vicdanı olarak gördüğü Batılı aydınları imdada çağırıyor.

Hazret-i İsa’yı muhatap alıp ümmetine işittirmeye çalıştığı tenkitler öylesine sert ki sadece Hristiyanlar değil Müslümanlar arasında da tepkilere yol açıyor. Hâlbuki asıl muhatabın Hz. İsa adına bu cinayetleri işleyenler olduğu çok açık.

Kâfir Hakikat ise Emîr Abdülkerim liderliğindeki Fas direnişinin Fransız ve İspanyol orduları tarafından mağlup edilişi karşısında hisli bir ağıttan ibaret.

 

Mâlumu Îlam-Boş Herif-Lütfi Fikri Bey-İmana Tasallut

Süleyman Nazif’in dört eserini bir araya getirdiğimiz bu kitapta onun keskin kaleminden çıkan eleştiri oklarının ne kadar öldürücü olduğuna tanık olacaksınız.

Mâlûmu Îlam’da bir zamanlar Jön Türklere rehber ve ilham kaynağı olan Ahmed Midhat Efendi’nin meşrutiyet karşıtlığına savrulan düşüncelerini tenkit ederken öfkesini zapt eden saygılı üslubu takdirinizi kazanacak.

Sultan’a körü körüne sadakatten başka meziyeti olmadığını iddia ettiği Şerif Paşa’ya karşı hiçbir hürmet borcu hissetmez, kalemini de alabildiğine serbest bırakır, öyle ki yer yer tenkidin sınırlarını aşıp tahkir vadisinde dolaşır. Eserin ismi de olan Boş Herif lakabı ise merakınıza havale ettiğimiz zekice bir kelime oyunundan geliyor.

Demokrasi bahsinde Lütfi Fikri Bey’e Cevap’ı yüksek tartışma kültürüne güzel bir örnek.

İmana Tasallut’ta İskilipli Âtıf Hoca ile giriştiği şapka meselesine dair hararetli tartışma, fikir düzeyinde kalamıyor. İki taraf da belden aşağı vuruşlarla bir yandan da insan olduğumuz gerçeğini bize hatırlatıyor.

 

Yıkılan Müessese

“Vakaların doğurduğu İttihad ve Terakki Cemiyetini yine vakalar öldürdü.”

Süleyman Nazif, bu eserinde İttihad ve Terakki Cemiyetini doğuran ve öldüren bu vakaları tahlil ediyor ve onu diriltme çabalarını şiddetle tenkit ediyor. Ona göre I. Dünya Savaşı’nın başlarında gerçek vatanseverler hareketi terk etmiş ve meydan, kendi ikballerinin bekçisi olarak gördükleri İTC’yi vatandan da milletten de üstün gören güruha kalmıştı. İlim, zekâ ve cesaretten yoksun bu kadroların batırdıkları devletin enkazından bir parçası kurtarılabilmişse bu şeref, “yıkılan müessese”ye ait değildi. Onun için İTC’yi Teceddüd adıyla yeniden diriltme çabası, başlangıçtaki samimi hizmetlerinin hatırına -onca günahlarına rağmen- kendilerine unutulma nimetini bahşetmek isteyen milletin tevekkülünü suistimalden başka bir şey değildi.

Servet-i Fünun’un önemli kalemlerinden Süleyman Nazif’in etkileyici diliyle kaleme alınmış şiir, deneme ve hatıralar...

Tarihe tanıklık etmek isteyenler için arşivlik eserler.

  1. Tarihin Yılan Hikâyesi – 152 Sayfa
  2. İki İttifakın Tarihçesi - Âsitan-ı Tarihte Galiçya - Âbide-i Şüheda – 160 Sayfa
  3. Bahriyelilere Mektup- El Cezîre Mektupları- Çalınmış Ülke – 200 Sayfa
  4. Fuzûlî – 428 Sayfa
  5. Namık Kemal 1-2- Süleyman Paşa – 224 Sayfa
  6. İki Dost – 200 Sayfa
  7. Lübnan Kasrı`nın Sâhibesi – 320 Sayfa
  8. Gizli Figanlar-Malta Geceleri – 132 Sayfa
  9. Victor Hugo- Hitabe- Hz. İsa`ya Açık Mektup-Kâfir Hakikat – 192 Sayfa
  10. Mâlumu Îlam-Boş Herif-Lütfi Fikri Bey-İmana Tasallut – 192 Sayfa
  11. Yıkılan Müessese - 128

 

 

Tarihin Yılan Hikâyesi

Süleyman Nazif, bu eserinde yıkılan bir imparatorluk ve çöken bir medeniyetin faturasını -her zamanki duygusal üslubuyla- bir kişiye kesiveriyor: Son Padişah VI. Mehmed Vahidüddin.

Diğer eserlerindeki akıl ve mantık örgüsü kuvvetli tenkitlerin yerini burada tahkir (hakaret) hatta tekfir (dinsizlik ithamı) almış görünüyor.

Onu kâh Hazret-i Yahya’nın şehit edilişini tasvir eden tablodaki cellatla mukayese ediyor kâh Hazret-i Hüseyin’in katlinden sorumlu Emevî Halifesi Yezid’le kâh Moğolları İslam ülkelerine saldırmaya teşvik eden Abbasî Halifesi Nâsır Li-dinillah’ın etrafında kurguladığı hayalî şahıslarla... Her seferinde Vahîdüddin’in kötülüğü ağır basıyor. Ne önceki ne sonraki nesillerin hiçbiri ile karşılaştırılamayacak ve bu sebeple asla unutulmayacak derecede büyük bir kötülük objesi...

Soğukkanlılıktan uzak bu değerlendirmeler kucaklarında ölen bir imparatorluğun son nefeslerine şahit olan neslin psikolojisini bize göstermesi açısından kıymet taşımaktadır.

 

İki İttifakın Tarihçesi - Âsitan-ı Tarihte Galiçya - Âbide-i Şüheda

“Düvel-i Muazzama (büyük devletler)” arasında kızışan sömürgecilik yarışı bloklaşma çabasını da beraberinde getirmişti. Nitekim Almanya ve Avusturya-Macaristan arasındaki İkili İttifak, kısa süre sonra İtalya’nın da katılımıyla Üçlü İttifak’a dönüşecek, bu da karşısında İngiltere-Fransa-Rusya blokunun doğmasına yol açacaktır.

Bu süreci ele aldığı İki İttifak’ın Tarihçesi’nde Süleyman Nazif’in tahlil gücü yüksek devlet adamı kimliğine de şahit oluyoruz.

Galiçya cephesinden aktardığı kahramanlık vakalarında rütbe sırasını gözetmeyişine gösterdiği gerekçe oldukça zarif: “Fedakârlık saflarında herkes eşit ve herkes muhteremdir.”

Âbide-i Şüheda’da şehitlere yapılacak en büyük kötülüğün onları “unutma çukuru”na gömmek olduğunu dile getiriyor. Okurlarını şehitler için yapılacak abideye yardıma davet ederken Abdülhak Hâmid’in Kırım Savaşı şehitleri, Mehmed Akif’in ise Çanakkale şehitleri için kelimelerle yaptıkları abidelerin ölümsüzlüğünü vurguluyor.

 

Bahriyelilere Mektup- El Cezîre Mektupları- Çalınmış Ülke

Süleyman Nazif’in bu kitapta bir araya getirdiğimiz üç eserinin ortak noktası, II. Abdülhamid ve onun yönetimine yönelik eleştiriler içermesi. Fakat bu eleştirileri “Ulu-Hakan-Kızıl Sultan” çatışmasının sığlığından çıkaran husus, şahsını karalama çabasından ziyade ilkesel ve sahici meselelerden gücünü alıyor olması.

Genç ve ateşli bir Jön Türk olarak kaleme aldığı Bahriyelilere Mektup’ta “Ertuğrul Faciası”na yol açan sebebin meşveret (demokrasi) ve liyakat eksikliği olduğu vurgusu öne çıkıyor.

El-Cezire Mektupları’nda resmedilen despotik yönetim ısrarının yol açtığı sefalet manzaralarını okurken ihtimal ki gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.

Çalınmış Ülke’de “devletin arazisi-Sultan’ın arazisi” ikileminin yol açtığı can yakan soruna da yine liyakat-adalet temelinde halk lehine çözümler öneriyor.

 

Fuzûlî

Bu eserde Süleyman Nazif’in her zamanki kalem kudretinin yanı sıra ele aldığı mevzuyu derinlemesine inceleme becerisine de şahit oluyoruz. Fuzûlî’nin hayatı hakkındaki kısıtlı bilgiye rağmen ona dair yerleşmiş birkaç bilgiyi kuvvetli tenkitlerle sarsıyor. Mesela Fuzûlî’nin Şii mezhebinden olduğu iddiasını çürütürken hasmının Fuad Köprülü gibi bir dev olması onu hiç endişelendirmemiş görünüyor.

Süleyman Nazif’e göre hissiyatın ikinci planda kaldığı, sahip olduğu akıl ve bilginin derecesini göstermeyi amaçlayan şiirlerde Fuzûlî kendi sanatkârlık çıtasının altında kalıyor. Fakat kalbinin ve kalbini cayır cayır yakan duyguların hâkim olduğu şiirler, Fuzûlî’yi bütün asırların zirvesine taşıyor; samimiyet ve coşkunluğuyla bütün imkânsızlıkları parçalayan, yanına yaklaşılmaz, kendisiyle boy ölçüşülmez bir dev oluyor.

Türkçenin şiir dili ve Türklerin şair bir millet olduğunu ispata belki tek başına yetecek kudretteki Fuzûlî’yi Süleyman Nazif’in kaleminden okuyacak olmak da cabası.

 

Namık Kemal 1-2- Süleyman Paşa

Bu kitapta Meşrutiyet yönetiminin biri fikrî, diğeri siyasi-askerî sahadaki iki mimarına dair Süleyman Nazif’in eserlerini bir araya getirdik.

Nâmık Kemal hakkında farklı tarihte kaleme aldığı iki metinde hem bu “vatan şairi”ni tanıyacak hem de siyaset ve edebiyat sahalarında eş zamanlı yürüttüğü mücadelesinin kudret ve samimiyetine hayran olacak ve erken yaştaki ölümüne bizimle birlikte hayıflanacaksınız.

Sultan Abdülaziz’i tahttan indiren ekip içerisinde şahsi ikbal hırsıyla değil meşrutiyet taraftarlığı ile yer alan iki kişiden biri Midhat Paşa, diğeri de Süleyman Paşa’dır. Ne var ki büyük bir asker olduğu kadar büyük de bir edebiyat adamı olan Süleyman Paşa hem yol arkadaşlarının hem de Sultan II. Abdülhamid’in mağduru oldu. Sultan’ın gazap rüzgârı onun aile bireylerine kadar uzanırken siz de bu hissizlik çölünde içinizin üşüdüğünü hissedeceksiniz.

 

İki Dost

Süleyman Nazif, bu eserinde “İki Dost” olarak nitelediği Ziya Paşa ve Nâmık Kemal arasında bir küs bir barışık devam eden karmaşık ilişkiyi oldukça güçlü bir muhakeme ile tahlil etmektedir.

Türk edebiyatının bu iki kudretli kaleminin gerek karakterlerindeki farklılık gerek siyasi ve edebî öncelikleri ve tutumları bu karmaşıklığı besliyordu. Ziya Paşa’nın mücadelesi daha kişiseldi. O, amansız hasmı Mehmed Emin Âlî Paşa’nın despotik yönetim ve baskısından, onun yüzünden uğradığı mağduriyetlerden rahatsızdı. Nâmık Kemal’in mücadelesi ise daha ilkeseldi. O, bizatihi monarşi idaresinin millet iradesi üzerinde kurduğu baskıyı kırmak ve milleti kendi iradesinin hâkimi kılmak için mücadele ediyordu. Her ikisinin farklı amaçlarla da olsa buluşturan istibdat düşmanlığı, hürriyet sevgisini beslemiş; öncülük ettikleri hürriyet mücadelesi, millet iradesinin hâkim olduğu cumhuriyet rejimini doğurmuştur.

 

Lübnan Kasrı`nın Sâhibesi

Fransız yazar Pierre Benoit’nın 1924’te kaleme aldığı ve Süleyman Nazif tarafından 1925’te Türkçeye çevrilen roman, Osmanlı sonrası Suriye’de Fransız ve İngiliz istihbaratı arasındaki amansız rekabette yaşanan tutkulu bir aşkı konu alıyor.

Roman hem kurgusu hem gerçek tarihî aktörlere yer vermesi hem de aşk, tutku, ihtiras, vatanseverlik, kahramanlık, ihanet, saflık gibi pek çok duyguyu oldukça güçlü bir şekilde resmetmesi dolayısıyla edebî ışıltısını korumaktadır. İnsana dair bu ebedî özün haricinde tarihî bir dönemle ilgili sunduğu perspektif de esere ayrıca değer katıyor.

Süleyman Nazif’in dipnotlarla zenginleştirdiği metinde onun çeviri alanındaki kudretine de şahit olacaksınız.

 

Gizli Figanlar - Malta Geceleri

Süleyman Nazif’in ümitsizlik denizlerinde çırpındığı, bir kazazede gibi tutunacak dal aradığı şiirlerini içeren iki eserini bir arada sunuyoruz.

Nasıl çırpınmasın ki altı asırlık çınarın gövdesinden gelen çatırtılar artık sadece aydınların işittiği bir ses olmaktan çıkmış; koparılan dallarından yükselen feryatlar, insanlığımızı kanatmıştır.

Gizli Figanlar’da “gece”yi ümitsizliğin sığınağı, “ecel”i teselli olarak tasvir ediyor. “Vatan muhabbeti ömrün yegâne zinetidir.” mısrası, bu fırtınalı denizde tutunabildiği tek dalı bize işaret ediyor.

Malta Geceleri’nde (Son Nefesimle) şahit olduğu sonu gelmez acılar karşısında yaşadığı cinnet -inançlı bir Müslüman olmasına rağmen- onu Allah’a sitem edecek noktaya getirir. Hele Nâmık Kemal ile yaptığı hayalî sohbet, âdeta kaleminden dökülen gözyaşlarıdır.

 

Victor Hugo- Hitabe- Hz. İsa`ya Açık Mektup-Kâfir Hakikat

Süleyman Nazif’in, sömürgeci Batı medeniyetinin acımasızlığını teşhir ettiği dört eserini bu kitapta bir araya getirdik.

Bu tenkitlerin ilki bir özeleştiri mahiyetinde bizzat Victor Hugo tarafından kaleme alınmış ve yaşadığımız “insanlık sefaleti”nin bütün insanlığın ortak utancı olduğunu dile getiriyor.

Pierre Loti için kaleme aldığı Hitabe, kendisini dinleyenler arasında gözyaşlarını coşturan bir heyecan dalgasına yol açıyor. Türk’e hayat hakkı tanımayan vahşi ve mağrur Batı’ya karşı yine Batı’nın vicdanı olarak gördüğü Batılı aydınları imdada çağırıyor.

Hazret-i İsa’yı muhatap alıp ümmetine işittirmeye çalıştığı tenkitler öylesine sert ki sadece Hristiyanlar değil Müslümanlar arasında da tepkilere yol açıyor. Hâlbuki asıl muhatabın Hz. İsa adına bu cinayetleri işleyenler olduğu çok açık.

Kâfir Hakikat ise Emîr Abdülkerim liderliğindeki Fas direnişinin Fransız ve İspanyol orduları tarafından mağlup edilişi karşısında hisli bir ağıttan ibaret.

 

Mâlumu Îlam-Boş Herif-Lütfi Fikri Bey-İmana Tasallut

Süleyman Nazif’in dört eserini bir araya getirdiğimiz bu kitapta onun keskin kaleminden çıkan eleştiri oklarının ne kadar öldürücü olduğuna tanık olacaksınız.

Mâlûmu Îlam’da bir zamanlar Jön Türklere rehber ve ilham kaynağı olan Ahmed Midhat Efendi’nin meşrutiyet karşıtlığına savrulan düşüncelerini tenkit ederken öfkesini zapt eden saygılı üslubu takdirinizi kazanacak.

Sultan’a körü körüne sadakatten başka meziyeti olmadığını iddia ettiği Şerif Paşa’ya karşı hiçbir hürmet borcu hissetmez, kalemini de alabildiğine serbest bırakır, öyle ki yer yer tenkidin sınırlarını aşıp tahkir vadisinde dolaşır. Eserin ismi de olan Boş Herif lakabı ise merakınıza havale ettiğimiz zekice bir kelime oyunundan geliyor.

Demokrasi bahsinde Lütfi Fikri Bey’e Cevap’ı yüksek tartışma kültürüne güzel bir örnek.

İmana Tasallut’ta İskilipli Âtıf Hoca ile giriştiği şapka meselesine dair hararetli tartışma, fikir düzeyinde kalamıyor. İki taraf da belden aşağı vuruşlarla bir yandan da insan olduğumuz gerçeğini bize hatırlatıyor.

 

Yıkılan Müessese

“Vakaların doğurduğu İttihad ve Terakki Cemiyetini yine vakalar öldürdü.”

Süleyman Nazif, bu eserinde İttihad ve Terakki Cemiyetini doğuran ve öldüren bu vakaları tahlil ediyor ve onu diriltme çabalarını şiddetle tenkit ediyor. Ona göre I. Dünya Savaşı’nın başlarında gerçek vatanseverler hareketi terk etmiş ve meydan, kendi ikballerinin bekçisi olarak gördükleri İTC’yi vatandan da milletten de üstün gören güruha kalmıştı. İlim, zekâ ve cesaretten yoksun bu kadroların batırdıkları devletin enkazından bir parçası kurtarılabilmişse bu şeref, “yıkılan müessese”ye ait değildi. Onun için İTC’yi Teceddüd adıyla yeniden diriltme çabası, başlangıçtaki samimi hizmetlerinin hatırına -onca günahlarına rağmen- kendilerine unutulma nimetini bahşetmek isteyen milletin tevekkülünü suistimalden başka bir şey değildi.

Tüm Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 2.300,74    2.300,74   
2 1.230,90    2.461,79   
3 835,94    2.507,81   
6 440,98    2.645,85   
9 306,77    2.760,89   
12 241,58    2.898,93   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat