Kent mekanının ve dolayısıyla kentsel organizmanın temel karakterini oluşturan konut dokusu, büyük ölçüde, içerdiği mimari hücre tipolojisi tarafından belirlenmektedir. Bu tipoloji daraltılıp tektipleştirildiğinde ortaya oldukça sorunlu kentsel dokular çıkmaktadır. Ayrıca, kent mekânı, sentaks ve anlamlardan oluşan bir dil bütünü olarak ele alındığında, kentin grameri ve kelime dağarcığı ile kentsel mekânın yaşayanlarına aktardığı söylemin zenginliği veya fukaralığı arasına da doğrudan bağlantılar görülür.
Bu kitapta kent mekânında ve konut dokusunda, özellikle de ekonomik motivasyonlarla körüklenen ‘tektipleştirme’ dinamiklerinin ve türlerinin, ‘metalaşma’ odaklı mevcut konut üretim mekanizmasındaki ‘tekelleşme’ eğilimleri ile doğrudan ilişkileri inceleniyor. Konutun, mimarlık ortamı tarafından bu mekanizma ve eğilimlere kurban verilmesi sonucu, bu mekanizmayla beraber işleyen çeşitli süreçler, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de daraltılagelen konut yapılaşma dağarcığı üzerinden ele alınıyor.
Kitap, konuttaki tektipleşme olgusunu toplum yapısındaki çözünme, yozlaşma, çoraklaşma, yabancılaşma ve teslimiyet gibi kavramlar üzerinden ele alıyor. Konut alanındaki mevcut tektipleşmenin, kontrol, tahakküm, baskılama, etkisizleştirme, duyarsızlaştırma, kısıtlama ve özellikle de mülksüzleştirme stratejilerinin mekânsal açılımları ile bağlarını açığa çıkarıyor. Bu mekânsal tektipleşme stratejilerine, kamusallığın ihlali açısından olduğu kadar ekonomik ve politik boyutlarından da bakıyor ve toprak mülkiyeti meselesiyle de iç içe geçmiş olan konut olgusunun bu doğrultuda nasıl araçsallaştırıldığını ortaya koyuyor. Konuttaki bu tektipleşmeyi sadece estetik ve biçimsel değil, kültürel ve sosyolojik bir sorun olarak da irdeleyen bu kitap, artarak süregelen tektipleşmeyi doğrudan koşullandıran dürtüleri, aktörleri, prosedürleri, yasal-yönetsel düzenlemeleri, kurumlaşmaları, yapım teknik ve teknolojilerini birbirleriyle
ilişkilendirerek tartışıyor. Tektipleşmeyi, Türkiye’de toplu konutun gelişim süreci, bu sürecin dönüşümü ve bu süreçteki kritik kırılma noktaları ile birlikte incelerken, tektipleştirme türlerine tarihsel bir perspektifte bakarak, aralarındaki farkları ve bu türlerden birinin diğerini yok ederek baskın hale gelişini yeniden yorumluyor. Eşitlik kavramıyla ilişkilendirilebilen
tektipleşme olgusunun tarih boyunca geçirdiği aşamaları irdelerken, farklı tektipleşmelerin kitleleri hangi zeminlerde eşitlediklerini ortaya koyuyor. Kitap son aşamada, konut tektipleşmisinin arka planında saptanan sorunlardan yola çıkarak geniş kapsamlı ve çok boyutlu alternatif bir konut finansman, planlama, tasarım, üretim ve kullanım modelini ilke ve araçlarıyla birlikte ele alarak öneriyor.
Kent mekanının ve dolayısıyla kentsel organizmanın temel karakterini oluşturan konut dokusu, büyük ölçüde, içerdiği mimari hücre tipolojisi tarafından belirlenmektedir. Bu tipoloji daraltılıp tektipleştirildiğinde ortaya oldukça sorunlu kentsel dokular çıkmaktadır. Ayrıca, kent mekânı, sentaks ve anlamlardan oluşan bir dil bütünü olarak ele alındığında, kentin grameri ve kelime dağarcığı ile kentsel mekânın yaşayanlarına aktardığı söylemin zenginliği veya fukaralığı arasına da doğrudan bağlantılar görülür.
Bu kitapta kent mekânında ve konut dokusunda, özellikle de ekonomik motivasyonlarla körüklenen ‘tektipleştirme’ dinamiklerinin ve türlerinin, ‘metalaşma’ odaklı mevcut konut üretim mekanizmasındaki ‘tekelleşme’ eğilimleri ile doğrudan ilişkileri inceleniyor. Konutun, mimarlık ortamı tarafından bu mekanizma ve eğilimlere kurban verilmesi sonucu, bu mekanizmayla beraber işleyen çeşitli süreçler, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de daraltılagelen konut yapılaşma dağarcığı üzerinden ele alınıyor.
Kitap, konuttaki tektipleşme olgusunu toplum yapısındaki çözünme, yozlaşma, çoraklaşma, yabancılaşma ve teslimiyet gibi kavramlar üzerinden ele alıyor. Konut alanındaki mevcut tektipleşmenin, kontrol, tahakküm, baskılama, etkisizleştirme, duyarsızlaştırma, kısıtlama ve özellikle de mülksüzleştirme stratejilerinin mekânsal açılımları ile bağlarını açığa çıkarıyor. Bu mekânsal tektipleşme stratejilerine, kamusallığın ihlali açısından olduğu kadar ekonomik ve politik boyutlarından da bakıyor ve toprak mülkiyeti meselesiyle de iç içe geçmiş olan konut olgusunun bu doğrultuda nasıl araçsallaştırıldığını ortaya koyuyor. Konuttaki bu tektipleşmeyi sadece estetik ve biçimsel değil, kültürel ve sosyolojik bir sorun olarak da irdeleyen bu kitap, artarak süregelen tektipleşmeyi doğrudan koşullandıran dürtüleri, aktörleri, prosedürleri, yasal-yönetsel düzenlemeleri, kurumlaşmaları, yapım teknik ve teknolojilerini birbirleriyle
ilişkilendirerek tartışıyor. Tektipleşmeyi, Türkiye’de toplu konutun gelişim süreci, bu sürecin dönüşümü ve bu süreçteki kritik kırılma noktaları ile birlikte incelerken, tektipleştirme türlerine tarihsel bir perspektifte bakarak, aralarındaki farkları ve bu türlerden birinin diğerini yok ederek baskın hale gelişini yeniden yorumluyor. Eşitlik kavramıyla ilişkilendirilebilen
tektipleşme olgusunun tarih boyunca geçirdiği aşamaları irdelerken, farklı tektipleşmelerin kitleleri hangi zeminlerde eşitlediklerini ortaya koyuyor. Kitap son aşamada, konut tektipleşmisinin arka planında saptanan sorunlardan yola çıkarak geniş kapsamlı ve çok boyutlu alternatif bir konut finansman, planlama, tasarım, üretim ve kullanım modelini ilke ve araçlarıyla birlikte ele alarak öneriyor.
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 248,00 | 248,00 |
| 2 | 132,68 | 265,36 |
| 3 | 90,11 | 270,32 |
| 6 | 47,53 | 285,20 |
| 9 | 33,07 | 297,60 |
| 12 | 26,04 | 312,48 |