Her İnsan Bir Ayet

Stok Kodu:
9786056919558
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
292
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%25 indirimli
171,00TL
128,25TL
Taksitli fiyat: 12 x 13,47TL
Temin süresi 7 gündür.
9786056919558
599097
Her İnsan Bir Ayet
Her İnsan Bir Ayet
128.25

Tam bir ‘İstanbul çocuğu'dur Cem. Üstünde başında, sesinde soluğunda ‘eski İstanbul'dan rayihalar taşır…

Hayır, Nedim gibi uçarı değildir o, daha çok da Sümbül Sinan'dan, Yahya Kemal'den süzülüp gelen rindâne mizacı eklemek gerek. Ondandır yolunu bahar rüzgârları esen, dergâhlara, camilere, kır kahvelerine düşürmesi, ondandır şimdilerde çoğu unutulmuş tertemiz İstanbul kelimeleri ve deyimleriyle konuşması. Hâsılı İstanbul'un tevekkülü, Müslümanlığı, hoşgörüsü, aşkı, coşkusu, dobralığı üstüne başına sinmiştir. Nereden mi geliyor? Bana kalırsa bazen Refii Cevat Ulunay'ın “Sayılı Fırtınalar”ından, bazen de Şeyh Galip'in yanından, kimi zaman uzak dostlara uğrar Yunus'a, Mevlana'ya…

Ben en çok dilini severim Cem'in. ‘İnsan tarikatı'na sevgiyle yaklaşan berrak ve muzip dilini; tabii ki İstanbul dilini. Şairdir bence, Kınalıada'nın bir kenarında oturur, denizgillerdendir. Gözleri denize alışık, ufkunun genişliği bundandır belki; ama en çok da İstanbul'dan, o çok sesli ve çok renkli İstanbul'dan.

Bir yoldur bu yazılar… Cem'in içindeki “Çekirge” arada bir zıplar, ama sonra içindeki “İhtiyar”ın elinden tutar, bir de “Filozof İrfan”ın. Bunlar Cem'in elleri. Yazılarının birinde “İnsan çok kelime sarf eder, ama hep kendini anlatır finalde...” diyor. İstanbul'u anlatıyorsa, kendini anlatmak istediğindendir, kendini adımlar o sokaklarda neticede…

Alâattin Karaca

Tam bir ‘İstanbul çocuğu'dur Cem. Üstünde başında, sesinde soluğunda ‘eski İstanbul'dan rayihalar taşır…

Hayır, Nedim gibi uçarı değildir o, daha çok da Sümbül Sinan'dan, Yahya Kemal'den süzülüp gelen rindâne mizacı eklemek gerek. Ondandır yolunu bahar rüzgârları esen, dergâhlara, camilere, kır kahvelerine düşürmesi, ondandır şimdilerde çoğu unutulmuş tertemiz İstanbul kelimeleri ve deyimleriyle konuşması. Hâsılı İstanbul'un tevekkülü, Müslümanlığı, hoşgörüsü, aşkı, coşkusu, dobralığı üstüne başına sinmiştir. Nereden mi geliyor? Bana kalırsa bazen Refii Cevat Ulunay'ın “Sayılı Fırtınalar”ından, bazen de Şeyh Galip'in yanından, kimi zaman uzak dostlara uğrar Yunus'a, Mevlana'ya…

Ben en çok dilini severim Cem'in. ‘İnsan tarikatı'na sevgiyle yaklaşan berrak ve muzip dilini; tabii ki İstanbul dilini. Şairdir bence, Kınalıada'nın bir kenarında oturur, denizgillerdendir. Gözleri denize alışık, ufkunun genişliği bundandır belki; ama en çok da İstanbul'dan, o çok sesli ve çok renkli İstanbul'dan.

Bir yoldur bu yazılar… Cem'in içindeki “Çekirge” arada bir zıplar, ama sonra içindeki “İhtiyar”ın elinden tutar, bir de “Filozof İrfan”ın. Bunlar Cem'in elleri. Yazılarının birinde “İnsan çok kelime sarf eder, ama hep kendini anlatır finalde...” diyor. İstanbul'u anlatıyorsa, kendini anlatmak istediğindendir, kendini adımlar o sokaklarda neticede…

Alâattin Karaca

Tüm Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 128,25    128,25   
2 68,61    137,23   
3 46,60    139,79   
6 24,58    147,49   
9 17,10    153,90   
12 13,47    161,60   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat