Cenap Şahabettin Cumhuriyet Yazıları

Stok Kodu:
9786053429395
Boyut:
13x21
Sayfa Sayısı:
169
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%24 indirimli
200,00TL
152,00TL
Taksitli fiyat: 12 x 15,96TL
Temin süresi 7 gündür.
9786053429395
908445
Cenap Şahabettin Cumhuriyet Yazıları
Cenap Şahabettin Cumhuriyet Yazıları
152.00

1934 kışında İstanbul, “Karlar Şairi” Cenap Şahabettin’i son yolculuğuna uğurlarken, onun mirası gazete sütunlarında sessizce bekliyordu. Bu kitap yalnızca edebiyat tarihinin kayıp bir halkasını tamamlamakla kalmıyor Cumhuriyet gazetesi ekseninde iki büyük mirası ilk defa bir araya getiriyor: Birincisi, bu büyük edibin 1927-1934 arasında Cumhuriyet’te yayımlanan unutulmuş son yazıları. Yüz yaşındaki bu yazılar, onun bir kâşif olarak farklı kimliklere büründüğü entelektüel coğrafyasını sergileyen tematik bir harita gibidir: Bir edebiyat eleştirmeni olarak, Molière’den Shakespeare’e, Namık Kemal’den Ahmet Mithat’a uzanan edebî portreler çizer; Onlar ve Biz’de nesiller arası sanat kavgasını ele alır. Keskin bir gözlemci kimliğiyle; semtini Bizim Köy’de, bir ses yarışmasını İstanbul Bülbülü’nde ve jürisi olduğu bir güzellik yarışmasının perde arkasını Niçin Keriman Halis’e Rey Verdim?’de anlatır. Bir düşünür olarak Şan ve Kahraman’da ölümsüzlüğü tartar, Taş Bebeğin Macerası’nda bir kültürel mirasın tarihi bir gafletle kaybediliş öyküsünü sorgular, Terkos’un Romanı’nda bürokrasiyi hicveder ve İnkılap yazılarıyla yeni cumhuriyetin felsefesini savunurken Cumhuriyet’in onuncu yılını Anlı Şanlı Yıl adlı yazısıyla kutlar. Bunlar ve daha nicelerinde. İkincisi ise, onun vefatıyla Cumhuriyet’te yaşanan “Edebî Matem”dir. Gazete sütunları adeta bir anma kürsüsüne dönüşür. Okur, Halit Ziya’dan, Abdülhak Hâmid’e, Mithat Cemal’den Ali Ekrem’e uzanan devrin büyük kalemlerinin Cenap için döktüğü mürekkebin izlerini sürerek bir devre vefa ile nasıl veda edildiğine tanıklık eder. Görseller, açıklamalı notlar ve dizinle zenginleştirilmiş bu kitabın pusulası Cenap’ın günümüz okuruna seslendiği şu satırlarda saklıdır: Gençler elbette taze ve yeni yazacaklar, fakat eskiye zulmetmeksizin de insan yeni düşünür ve yeni yazabilir, sanıyorum... Evet biz çürümekteyiz, siz kemale ereceksiniz ve mazi ölüdür, gömülmezse kokar. Sanat çok ulu bir ağaçtır ve üzerinde hiçbirimiz bir hakir yapraktan ziyade bir şey değiliz. Ve unutmayalım ki hiçbirimizi korumayacak zalim bir sonbahar vardır. Onun için birbirimize ancak şefkatle bakmalıyız. Başka hiçbir nazar zeki ve haklı değildir! Onun edebî mazisi gömülecek fani bir geçmiş değil, edebiyat toprağında yeniden keşfedilmeyi bekleyen ebedî bir hazinedir. Ve bu hazineye şefkatten ziyade olsa olsa hayranlıkla bakılabilir.

 

1934 kışında İstanbul, “Karlar Şairi” Cenap Şahabettin’i son yolculuğuna uğurlarken, onun mirası gazete sütunlarında sessizce bekliyordu. Bu kitap yalnızca edebiyat tarihinin kayıp bir halkasını tamamlamakla kalmıyor Cumhuriyet gazetesi ekseninde iki büyük mirası ilk defa bir araya getiriyor: Birincisi, bu büyük edibin 1927-1934 arasında Cumhuriyet’te yayımlanan unutulmuş son yazıları. Yüz yaşındaki bu yazılar, onun bir kâşif olarak farklı kimliklere büründüğü entelektüel coğrafyasını sergileyen tematik bir harita gibidir: Bir edebiyat eleştirmeni olarak, Molière’den Shakespeare’e, Namık Kemal’den Ahmet Mithat’a uzanan edebî portreler çizer; Onlar ve Biz’de nesiller arası sanat kavgasını ele alır. Keskin bir gözlemci kimliğiyle; semtini Bizim Köy’de, bir ses yarışmasını İstanbul Bülbülü’nde ve jürisi olduğu bir güzellik yarışmasının perde arkasını Niçin Keriman Halis’e Rey Verdim?’de anlatır. Bir düşünür olarak Şan ve Kahraman’da ölümsüzlüğü tartar, Taş Bebeğin Macerası’nda bir kültürel mirasın tarihi bir gafletle kaybediliş öyküsünü sorgular, Terkos’un Romanı’nda bürokrasiyi hicveder ve İnkılap yazılarıyla yeni cumhuriyetin felsefesini savunurken Cumhuriyet’in onuncu yılını Anlı Şanlı Yıl adlı yazısıyla kutlar. Bunlar ve daha nicelerinde. İkincisi ise, onun vefatıyla Cumhuriyet’te yaşanan “Edebî Matem”dir. Gazete sütunları adeta bir anma kürsüsüne dönüşür. Okur, Halit Ziya’dan, Abdülhak Hâmid’e, Mithat Cemal’den Ali Ekrem’e uzanan devrin büyük kalemlerinin Cenap için döktüğü mürekkebin izlerini sürerek bir devre vefa ile nasıl veda edildiğine tanıklık eder. Görseller, açıklamalı notlar ve dizinle zenginleştirilmiş bu kitabın pusulası Cenap’ın günümüz okuruna seslendiği şu satırlarda saklıdır: Gençler elbette taze ve yeni yazacaklar, fakat eskiye zulmetmeksizin de insan yeni düşünür ve yeni yazabilir, sanıyorum... Evet biz çürümekteyiz, siz kemale ereceksiniz ve mazi ölüdür, gömülmezse kokar. Sanat çok ulu bir ağaçtır ve üzerinde hiçbirimiz bir hakir yapraktan ziyade bir şey değiliz. Ve unutmayalım ki hiçbirimizi korumayacak zalim bir sonbahar vardır. Onun için birbirimize ancak şefkatle bakmalıyız. Başka hiçbir nazar zeki ve haklı değildir! Onun edebî mazisi gömülecek fani bir geçmiş değil, edebiyat toprağında yeniden keşfedilmeyi bekleyen ebedî bir hazinedir. Ve bu hazineye şefkatten ziyade olsa olsa hayranlıkla bakılabilir.

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Tüm Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 152,00    152,00   
2 81,32    162,64   
3 55,23    165,68   
6 29,13    174,80   
9 20,27    182,40   
12 15,96    191,52   
Kapat