Ay Kocaman Gece Uzundu

Stok Kodu:
9786255515483
Boyut:
13.5x19.5
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%19 indirimli
250,00TL
202,50TL
Taksitli fiyat: 12 x 21,26TL
Temin süresi 7 gündür.
9786255515483
888537
Ay Kocaman Gece Uzundu
Ay Kocaman Gece Uzundu
202.50

“… Bu akşamüstü bu masada yapayalnız ne yapıyorum? Ne istiyorum? Kendime acı çektirmek mi? Geçmişte kaybolmak ya da kendimi bulmak mı? Mevsimlik bir çiçek gibi solmak ya da köklerimi yeniden canlandırmak mı? Ya bu yolculuk da doldurmazsa boşluklarımı, hatta daha da büyütürse onları ne yapacağım? Bütün şehirlerimi, benim olmayanları bile tek tek gezecek miyim?”
 Cemre bir sabah kendi hayatına uyanamaz. Ne şehirler eskisi gibidir ne aynalar tanıdıktır artık. Yaşadığı büyük acının ardından, ne sokaklar ona aittir ne de bedeni. Ay ışığı sadece izler, gece susar. Cemre artık görünmeyen duvarlarla çevrili bir iç mahkemede yürür gibidir.
Bu roman, bir kadının varoluşunu yeniden tanımlama çabasının, içsel bir yolculuğun hikâyesidir. Sessizlikle konuşulan bir hüzün, karanlıkta örülen bir direniş…
Simone de Beauvoir’a selam durarak, “kadın doğulmaz, kadın olunur” demekle kalmaz Cemre, rahmini gömer. Bu sembolik eylem, yalnızca bir organı değil, ona yüklenmiş ideolojik anlamları da toprağa verir. Artık kadınlık ne doğurganlığa ne de cinselliğe indirgenebilir. Kadınlık, onun için her seferinde yeniden doğan, tanımı asla sabitlenemeyen bir arzudur; kendi kendini icat eden “karanlık bir kıta”.
Cemre’nin hikâyesi, okuyucuyu yalnızca bir karakterin değil, kadınlık kavramının da izini sürmeye çağırıyor. Bazen kendimizi anlayabilmek için, önce kendi hayatımızın romanını okumamız gerekir.
Agâh Aydın
Psikoterapist, Psikiyatrist

“… Bu akşamüstü bu masada yapayalnız ne yapıyorum? Ne istiyorum? Kendime acı çektirmek mi? Geçmişte kaybolmak ya da kendimi bulmak mı? Mevsimlik bir çiçek gibi solmak ya da köklerimi yeniden canlandırmak mı? Ya bu yolculuk da doldurmazsa boşluklarımı, hatta daha da büyütürse onları ne yapacağım? Bütün şehirlerimi, benim olmayanları bile tek tek gezecek miyim?”
 Cemre bir sabah kendi hayatına uyanamaz. Ne şehirler eskisi gibidir ne aynalar tanıdıktır artık. Yaşadığı büyük acının ardından, ne sokaklar ona aittir ne de bedeni. Ay ışığı sadece izler, gece susar. Cemre artık görünmeyen duvarlarla çevrili bir iç mahkemede yürür gibidir.
Bu roman, bir kadının varoluşunu yeniden tanımlama çabasının, içsel bir yolculuğun hikâyesidir. Sessizlikle konuşulan bir hüzün, karanlıkta örülen bir direniş…
Simone de Beauvoir’a selam durarak, “kadın doğulmaz, kadın olunur” demekle kalmaz Cemre, rahmini gömer. Bu sembolik eylem, yalnızca bir organı değil, ona yüklenmiş ideolojik anlamları da toprağa verir. Artık kadınlık ne doğurganlığa ne de cinselliğe indirgenebilir. Kadınlık, onun için her seferinde yeniden doğan, tanımı asla sabitlenemeyen bir arzudur; kendi kendini icat eden “karanlık bir kıta”.
Cemre’nin hikâyesi, okuyucuyu yalnızca bir karakterin değil, kadınlık kavramının da izini sürmeye çağırıyor. Bazen kendimizi anlayabilmek için, önce kendi hayatımızın romanını okumamız gerekir.
Agâh Aydın
Psikoterapist, Psikiyatrist

Tüm Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 202,50    202,50   
2 108,34    216,68   
3 73,58    220,73   
6 38,81    232,88   
9 27,00    243,00   
12 21,26    255,15   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat