Günümüzde, hızlı bir trenle yolculuk yapar gibiyiz. Doğduğumuz yerleri, insanlarını, sevdiğimiz dünyaları telefon direkleri gibi arkamızda bırakarak son sürat gidiyoruz. Arkada bıraktıklarımıza hayıflanmadığımız gibi, biraz sonra görecek olacağımız mekânların, şehirlerin olağanüstülükleri de hiç dikkatimizi çekmiyor, merak da etmiyoruz. Oysa bizim nesil, iki çağı birden yaşadı. Çocukluğu altmış–yetmişli yıllarda köyde geçmiş olan bir bilim adamımız “Anadolu’da Orta Çağ çok uzun sürdü...” diyor. Çocukluğumun köyünde, bazı ailelerin ilkçağ insanları gibi, akşam yemeğini tahta sofrasına koydukları rızıklarını, çıra ışığında yediklerine, sonrasında da yattıklarına şahit olurduk.
Her çeşit âlet edevat ahşaptandı. Bir gün değil, bir ay değil; bir ömür boyunca tükettikleri bütün ürünler ya besledikleri üç beş hayvandan ya da topraktan geliyordu. Onlar için ceplerinde nadiren görülmüş olan paranın icat edilmiş olmasının da kullanım alanlarının da bir anlamı yoktu.
O köyler bugünkü gibi “köy–kent” değil katıksız köy idiler. Bir defa yaşanmış, sonrasında gösterimden kalkmış bir film gibi ilginç hayatlara şahit oldum. Masal, şiir, hikâye, roman gibi hayatlara tanıklık ettim. Kitabımda onları yansıtmaya çalıştım.
Günümüzde, hızlı bir trenle yolculuk yapar gibiyiz. Doğduğumuz yerleri, insanlarını, sevdiğimiz dünyaları telefon direkleri gibi arkamızda bırakarak son sürat gidiyoruz. Arkada bıraktıklarımıza hayıflanmadığımız gibi, biraz sonra görecek olacağımız mekânların, şehirlerin olağanüstülükleri de hiç dikkatimizi çekmiyor, merak da etmiyoruz. Oysa bizim nesil, iki çağı birden yaşadı. Çocukluğu altmış–yetmişli yıllarda köyde geçmiş olan bir bilim adamımız “Anadolu’da Orta Çağ çok uzun sürdü...” diyor. Çocukluğumun köyünde, bazı ailelerin ilkçağ insanları gibi, akşam yemeğini tahta sofrasına koydukları rızıklarını, çıra ışığında yediklerine, sonrasında da yattıklarına şahit olurduk.
Her çeşit âlet edevat ahşaptandı. Bir gün değil, bir ay değil; bir ömür boyunca tükettikleri bütün ürünler ya besledikleri üç beş hayvandan ya da topraktan geliyordu. Onlar için ceplerinde nadiren görülmüş olan paranın icat edilmiş olmasının da kullanım alanlarının da bir anlamı yoktu.
O köyler bugünkü gibi “köy–kent” değil katıksız köy idiler. Bir defa yaşanmış, sonrasında gösterimden kalkmış bir film gibi ilginç hayatlara şahit oldum. Masal, şiir, hikâye, roman gibi hayatlara tanıklık ettim. Kitabımda onları yansıtmaya çalıştım.
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 533,00 | 533,00 |
| 2 | 285,16 | 570,31 |
| 3 | 193,66 | 580,97 |
| 6 | 102,16 | 612,95 |
| 9 | 71,07 | 639,60 |
| 12 | 55,97 | 671,58 |